26 Kasım 2015 Perşembe

Stefan Zweig'in SATRANÇ kitabı Yorumu *****



Kitabın Adı: Satranç
Orijinal Adı: Schachnovelle
Yazarı: Stefan Zweig
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 71
İlk Basım:1942

YORUM:

ÇOOK BEĞENDİM.

Böyle bi giriş yaptım evet çünkü çok beğendiğimi ilk başta belirtmek istedim.

Kitap uzun öykü türünde.

Öykümüz New York'tan Buenos Aires'e yolculuk yapan bir deniz vapurunda geçiyor.

Yolcular arasında satranç şampiyonu Mirko Czentovic bulunmakta.

Aynı vapurda bulunan bir milyoner , dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic’e , ücret karşılığı bir parti satranç oynamayı önerir. Tabi satranç şampiyonu milyoneri çatır çatır yener. Bunun üzerine izleyenler arasındaki Dr.B. dayanamaz ve oyuna karışır. Dr. B sonraki hamleleri kafasında hesaplayarak satranç şampiyonuna karşı gösterdiği başarı ile Czentovic’in dikkatini çeker. Son derece kibirli olan ve yenilene kadar kimsenin yüzüne bile bakmayan Czentovic, Dr.B. ye teke teke satranç oynamayı teklif eder fakat Dr.B. hayatında hiç satranç oynamadığını söyler… PEKİ DR.B SİZCE NASIL HAYATINDA HİÇ SATRANÇ OYNAMADAN SATRANCI BU KADAR İYİ BİLEBİLİR? 


İŞTE BU KISMI KİTAPTAN OKUYACAKSINIZ ÇÜNKÜ ASIL ÖYKÜMÜZ BURADA BAŞLIYOR.

SON DERECE ETKİLEYİCİ BİR KİTAPTI.

Puanım: 10/10

Tavsiye eder miyim?

Kesinlikle okumalısınız!!!

Kitaptan Alıntılar...






ARKA KAPAK YAZISI

Rastlantı sonucu eline geçidiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenerek bu oyunu bir tutkuya dönüştüren ve giderek bu tutkusu yüzünden beyin hummasına yakalanan Dr. B.'nin öyküsüdür görünüşte Satranç. Ama derinlerde bir veda mektubudur aslında.
Stefan Zweig'ın Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından birkaç ay önce tamamladığı Satranç, Avrupa kültürünün nasyonal sosyalist tehlike altında yok oluşuna işaret eder.
Avrupa kültürüne elveda derken yaşama da veda etmeyi seçen Zweig'ın son yapıtı Satranç, gerilimli kurgusu ve kahramanın ruhsal gelgitlerinin işlendiği dokusuyla, kısa ama her bakımdan etkileyici olağanüstü bir uzun öyküdür.


21 Kasım 2015 Cumartesi

BUKALEMUN kitabı yorumu





Kitabın Adı: Bukalemun
Orijinal Adı: The Red Church
Yazarı: Scott Nicholson
Yayınevi: İnciraltı Yayınları
Sayfa Sayısı: 400


YORUM:

Selamlar,

Bugünkü kitabımızın adı BUKALEMUN.

Bu kitabı okurken “Bukalemun” ne alaka diye düşünüp durdum, içerisinde şekil değiştiren bir yaratık olduğu için yazarın kitaba böyle bir isim verdiğini düşündüm ama yine de kitabın ismini çok vasat bulmuştum. Kitabın bilgilerini araştırmadan önce dedim ki bu kitabın ismi “KIZIL KİLİSE” olmalıydı. Ancak kitabı bu isim tanımlardı ve BUKALEMUN ismi iç ilgi çekici gelmiyor kulağa… Kitabın albenisini ismide belirler ve yanlış seçimdi bana göre. 

Veee bilin bakalım kitabın orijinal adı ne imiş? Yukarda yazmıştım tabi hemen de bildiniz. THE RED CHURCH.

(Kitap için son derece uygun kapak ve isim; yani kitabın orjinal baskısı)

Yahu Türkiyemin canım çevirmenleri; bilmiyorum kitabın ismini neye göre çevirdiniz ama daha kötü bir isim bulamazdınız heralde. Ayrıca kapağıda alakasız. Kitabı okumadınız mı anlamadım ki.

Ben kitabın isminin yanlış olduğunu düşündüysem okuyan herkesin aklına gelmiştir herhalde bilmiyorum. Kitapta 5 cümleden birinde Kızıl Kilise geçiyor çünkü. 

Ne ise.
Bu kadar kitap ismi muhabbeti yaptıktan sonra konuya dönelim.

Kitap korku ve gerilim türünde. 

Puanım: 6/10

Çok psikopatça geldi ama zaten amaç bu olduğu için bir şey diyemiyorum.
Kısaca Konusu: Bağnaz hristiyanlar (sapkın olanlar ve gerçeklerden şaşanlar) bağlı olduğu kızıl kilise, kilisenin sahibi ve papazı Archer’in kölesi olmuşlardır ve istediği her şeyi Archer’e vermektedirler. Aklınıza gelebilecek her şeyi işte. Çünkü Archer 2. İsadır ve Gerçek İsa başarısız kabul edilir. Başarıyı Archer sağlayacaktır ve bunun için insanları kurban etmektedir. Archer a tapan ve kızıl kiliseye bağlı olan Linda kocasına sırt çevirir ve iki oğlunu ondan isteyen Archer’ a oğullarını vermek ister. Fakat kocası David oğullarını korumak için çırpınır. Bu sırada kilise civarlarındaki cinayetler dikkat çeker ve bölgenin şerifi Frank Littlefield olayı araştırır. Şerif yıllar önce 9 yaşındaki kardeşini o kilisede kaybetmiştir. Kardeşinin esrarengiz bir şekilde öldüğünü bir türlü unutamaz ve kilisede mistik olayların olduğunu öne sürer…

Tavsiye eder miyim?

Çokta etmem yani. Yine de karar sizin…asdfgh

ARKA KAPAK YAZISI

Sakin bir hayat sürdüren kasabayı çok büyük bir tehlike bekliyor.Çünkü uzun bir zamandan beri beklenen ve gökyüzünden gelen kurtarıcı kızıl kiliseye yerleşiyor.Dünyayı kötülüklerden ve bütün günahlardan arındıracağını söylüyor.Ama en büyük günahın içinde yaşıyor.İnsanlığın huzura kavuşacağını iddia ediyor.Ama her gün birileri ölüyor.Herkes katilin bir canavar olduğunu düşünürken fedakarlık adı altında insanların kalpleri yerlerinden çıkarılıyor.Onu yok etmek kolay değil!Çünkü o,normal değil!Evet,etten ve kemikten!Fakat farklı bir ruh taşıyor.Sadece onun gibi olanlar onu yok edebilir.Peki,ya onlar bunun farkında değillerse!İnsanların dini duygularını istediği yöne çekebilen bir vaiz.Muhteşem bir konuşmacı.Tehlikeli ve kurnaz!Cani,ama aynı zamanda gökyüzünden gelen bir melek.Farklı zaman ve mekanlarda bir başkası olabiliyor.

14 Kasım 2015 Cumartesi

KURTLARA SÖYLE EVE DÖNDÜM




Kitabın Adı: Kurtlara Söyle Eve Döndüm
Orijinal Adı: Tell The Wolves I'm Home
Yazarı: Carol Rifka Brunt
Yayınevi: Martı Yayınları 
Sayfa Sayısı: 512
İlk Basım: 2013


YORUMUM:

Selamlar…

Geldim yine çerez bi kitapla.

Ben kitaplara çerez diyorum ama umarım kızmıyorsunuz çerez demek kötü demek değil kesinlikle… 

Kafa yormayan, akıcı, bazen sevimli bazen hüzünlü olabilir (ağlatmayacak derecede) ama genel olarak yaşanması mümkün ve içinde ağırlık hissetmediğim romanlar çerezdir bana göre. Dümdüz okumanız yeterlidir bir cümlenin altında başka anlamlar yatmaz… 
Çerezi de açıkladıktan sonra yorumuma geçeyim :)

Bi kitap bana tuhaf hissettirdi. Kötü değil tuhaf.

Kitabın konusunu yazarsam olmaz ama şöyle bir çıtlatırsam dayısına aşık olan küçük bir kızdan bahsediyoruz. Tabi dayısının durumu düşünüldüğünde bu daha da tuhaf bir hal alıyor… (Oraları kitabı merak eden okuyarak bilecek tabiki) ama bu kısımlardan rahatsız oldum kesinlikle.

Yok arkadaş ben o kadar açık görüşlü değilim sanırım. Böyle dedim diye kitapta açık saçık bölümler olduğunu düşünmeyin bahsettiğim farklı bir şey okuyunca anlarsınız.

Bunun dışında kitapta sevdiğim şeyler de vardı. AFFETMEK ve ÖNYARGILAR…
Bence bu kitabın ana teması önyargı üzerine kurulmuş. İkinci olarakta affetmek…

İnsanları bilip bilmeden yargılıyoruz ya da bazen duyduğumuz bir iki bilgiden bildiğimizi sanıyoruz , işte bu kitap bu yanılsamaları gayet güzel işlemiş bence.

Kitapta resim çizmek konusu da işlenmiş ki resim çizen biri olarak oraları ilgiyle okudum.

TAVSİYE EDER MİYİM?

Bu ne beklediğinize bağlı…

Çerez kitap severler için neden olmasın okunabilir kitaplardan. 



Bir yorumun daha sonuna geldik. Beni özleyin:)


İyi Okumalar:)


ARKA KAPAK YAZISI

Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...

Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?

En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?

10 Kasım 2015 Salı

SONSUZ DENİZ (5. Dalga Serisi)






Kitabın Adı: Sonsuz Deniz (5. Dalga Serisi 2. Kitap)
Orijinal Adı: The Infinite Sea
Tür: Bilimkurgu, Fantastik
Yazarı: Rick Yancey
Yayınevi: Pegasus Yayınları 
Sayfa Sayısı: 360
İlk Basım: 2015


Yorumum:

Çok merak ettiğim 5. Dalga kitabıyla beraber serinin devamı olan 2. kitap Sonsuz Deniz Kitabını da şipariş etmiştim, yani bu ikili bana beraber geldi.

Daha önce 5. Dalga kitap yorumumu okumadıysanız, kitaptan beklediklerimi bulamadığımı hatırlatmak isterim.

Ayrıca okumak isterseniz de 5. Dalga yorumum burada..

Gelgelelim, Sonsuz Deniz kitabına da meraktan değil elimde olduğu için başladım…

Beklentilerim son derece düşük olduğu için bu sefer kitap biraz daha güzel göründü gözüme. Ama yine de ne bileyim, benlik değil bu seri fazla ergence. (ÜZGÜNÜM AMA BEN 26 YAŞINDAYIM GENÇLER KIZMASIN BANA) Bazı yaşlarda bazı şeyler çekilmiyor yani. 
Yinede yarım bırakmadım bu büyük başarı demek ki o kadarda berbat değil yoksa hayatta okuyamam :) Biraz zorlar yarım bırakırdım.



İlk kitapla benzeşiyor kitap içeriği ile ilgili pek bir şey yazmayacağım.

TAVSİYE EDER MİYİM?
  • Açık konuşacağım eğer okumadıysanız “Göçebe” kitabını okuyun. Aynı konu tek kitap ve daha yaratıcı.

  • Göçebe yi okuduysanız da gene tavsiye etmem çünkü beğenmezsiniz.

  • Ben Göçebe okumayacağım illa bu seriyi okumak istiyorum diyenlerin de beğeneceğine garanti veriyorum. Evet size çoklu kombinasyon yaptım. SEÇİN ALIN:)

Gene çok eleştirdim tamam gidiyorum… Bakmayın siz bana zevkler ve renkler tartışılmaz tabi ki…

İyi Okumalar:)

Son olarak arada paylaştığım resimler de 5. Dalga filminden, kitaptaki ana karakter kızı bi türlü sevemedim açıkçası, filmede itici bi kız koymuslar bence (Alttaki filmdeki kız :P)


ARKA KAPAK YAZISI

Önce 
Onlara güvenilmeyeceğini kanıtladılar. 
Sonra 
Birbirimize güvenmememiz gerektiğini gösterdiler. 
Şimdi 
Kendimize bile güvenemeyeceğimizi öğretiyorlar.

7 Kasım 2015 Cumartesi

Dünya Klasiklerinden "UĞULTULU TEPELER" Yorumu





Kitabın Adı: Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights)
Yazarı: Emily Bronte
Yayınevi: Sonsuz Kitap 
Sayfa Sayısı: 416
İlk Basım: 1847

Yorumum:

Dünya klasiklerinden övülen kitap Uğultulu Tepeler’le aslında baya önce tanışmıştım. Şöyle ki, kitabı -en az 7 yıl olmuştur- marketin indirim reyonundan almıştım ve kütüphaneme eklemiştim.
O gün bugündür okumamışım ve öylece durmuş arka taraflarda…
O yüzden biraz geç okudum evet:)
Neyse geç olsun temiz olsun tabi ne diyelim:)

Şimdiii…

Kitabın ismi konu aldığı merkezi olan bir malikaneden geliyor. Yani malikanenin ismi Uğultulu Tepeler…

Klasikleri bir solukta okumaya çalışmak zaten doğru değil o yüzden sindire sindire okumak lazım. Yoksa fena halde bayar… 

İşte banada biraz buhran geldi okurken çünkü hikayenin boğuk bir atmosferi var ve mutluluktan çok uzak yaşamları konu alıyor…

Nefret duygusu ön planda… İntikam ve nefret kitaba işlemiş.

Kitapta en öne çıkan baskın karakter bana göre Heathcliff psikopatı.

Belki spoiler olabilir bu
Bu herif öyle psikopat ki hem sadist hem mazoşist, başlarda ona acıdıysam da sonradan deli olduguna kanaat getirdim :D Çok manyak ya öyle böyle değil…
Bitti

İngiliz edebiyatı klasiklerinden olan kitap 1800 lü dönemin yaşantısını, zorluklarını  görebiliyorsunuz.

Daha öncede söylediğim gibi benim için fazla boğucuydu. Kitap kötü yazılmış olduğu için değil, tam olarak o buhranı yansıtabildiği için; yani bu açıdan bakarsak başarılı olduğunu anlayabiliriz.

Kitabı tavsiye eder miyim?

Dönem kitapları sevenlere tavsiyedir her yaşa uygun zaten klasiklerden.

Ek tavsiye; Yavaş yavaş okuyun acele yok:)




ARKA KAPAK YAZISI

Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Reviewda onulmaz biçimde canavarca, isyan ettirecek nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir başyapıt ile karşı karşıya bulunduğumuzdan eminler. Earnshaw çiftliğine getirilen yoksul, sahipsiz çingene çocuğu Heathcliff ile çiftliğin güzel kızı Catherine arasındaki tutku, uğultulu tepelerin laneti gibi dolaşır ortada; duygularıyla oynanan Heathcliff sevgilisinin soylu ve varlıklı Edgar Linton ile evlenmesi üzerine, her iki aileden de öç almaya kalkar. Uğultulu Tepeler, genç yaşta öteki kardeşleri gibi veremden ölen Emily Brontënin tek romanı olsa da, Victoria Çağının gerçekçilik arayışı içinde romantik bir aykırılık olarak da tektir.Uğultulu Tepeler: Ölmeyen aşk. 

Kitap Alıntıları

Onu yakışıklı olduğu için değil, kendimden çok bana benzediği için seviyorum,Nelly. Ruhlarımızın neyle yoğrulduğunu bilmiyorum ama onunkiyle benimki aynı hamurdan...


Suda canıyla boğuşan bir adama kıyıya bir kulaç kala durup dinlenmesini söylemek gibi bir şey bu! Kıyıya varınca zaten dinleneceğim ama önce o kıyıya varmam gerek.


Elindeki piyango biletini 5 şiline satıp ertesi gün bu alışverişin kendine 5 pounda mal olduğunu anlayan adamın yüz ifadesi bile Bay Earnshaw'u gören Heatcliff'in yüz ifadesi kadar boş bir ifade olamazdı.


Ruhum mezardayken bedenim yaşamış, ne yapayım?
..................

Benden bu kadar:)
Okumayanlar varsa karar sizin:)
Bol Okumalar:)

1 Kasım 2015 Pazar

"MARSLI" KİTAP YORUMU


Kitabın Adı: Marslı
Yazarı: Andy Weir
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Basım: 2014

Yorumum:

Selamlar...

Çok merak ederek okumaya başladığım bu kitap bilimkurgu dalında oldukça övgüler almış.
Goodreads okurları bu kitabı yılın en iyi bilimkurgu kitabı seçmiş ama bu o kadar büyük başarı olmasa gerek sonuçta o yıl içinde kaç tane bilim kurgu çıkıyor ki…

Ben kitabı beğendim, aslında neden beğendiğimi düşününce sebebinin kesinlikle kitaptaki Watney karakterinin konuşma tarzı olduğunu anladım. 

WATNEY MARSTA HAYATTA KALMANIN YOLLARINI ARIYOR. Böyle düşününce sanki ıssız adaya düşmüş gibi göründüğünü biliyorum fakat tabi ki marsta içine girip korunabileceği bir uzay aracı var ve ona yalnızca belirli bir süre yetebilecek kadar yemeği de var. 

Marsta ne işi var ve niye tek başına olduğunu kitaptan okuyacaksınız tabi ki.




Kitap çok fazla teknik bilgi içeriyor ama açıkçası anlamak zorunda değilsiniz. Watney bunları o kadar eğlenceli anlatıyor ki anlamasanız bile okumaya değiyor. Kesinlikle sıkmıyor. (En azından beni sıkmadı)



Kitaba eleştiri: Spoiler …

Bu amerikalıların kahramanlığı kimseye vermemesi…
Kitabı okurken zaten mutlu sonla biteceğini biliyorsunuz belli ki adam kurtarılacak ama bunu illa uzaydan iple uçarak mı yapmak zorundasınız:)
Sonunu çok abartı buldum evet.

Spoiler Bitiş…


Kitabı tavsiye eder miyim?

Bilim Kurgu severlere ve samimi anlatımdan hoşlananlara şiddetle tavsiyemdir. 

Neden?

Bilimkurgu dalında olupta komik olan kaç kitap vardır ki?



Bu arada kitabın filmi de çıkmış tabiî ki onu da affetmedim izledim. Bu konuda yorumum klasik… Kitap kitap kitap…


İyi okumalar… Önce kitabını okuyun ki filminden 5 kat daha fazla zevk alın:)