22 Şubat 2016 Pazartesi

FARELER VE İNSANLAR kitap yorumu (Favorilerimden)





Kitabın Adı: Fareler ve İnsanlar

Yazarı: John Steinbeck

Yayınevi: Sel Yayınları

Sayfa Sayısı: 110

İlk Basım: 1937

Orijinal Adı: Of Mice and Men


Yorumum:

Bu kitabı okumuştum çoook beğenmiştim ama yorumlamamıştım. Şimdi atladığıma pişman oldum keşke zamanında yorumlasaydım araya zaman girdi birazcık silindi tabi bazı şeyler.

Kitapta anlatılan en önemli şey karşılıksız ve koşulsuz sevgi, iyilik saflık…

Kitabın ismi sanki distopya kitabı gibi geliyor farelerle insanları karşılaştırma gibi gelmişti ilk düşündüğümde ama alakası yok.

Kitabın ismi şurdan geliyor: Lennie ve George birbirine kardeş gibi yakın çok iyi dosttur. Lennie zihinsel engelli, uzun boylu ve çok güçlü bir kişidir. Kitabın ana karakterlerinden çok saf olan Lennie, yumuşak şeylere dokunmayı çok sever. Bu onun en büyük zayıflığıdır. Tavşanları da çok sever en büyük hayali içinde tavşanar olan bir çiftlik sahibi olmaktır. Fakat bazen onları severken öldürür ve hatta sırf yumuşak olduğu için fareleri sever yanlışlıkla öldürür ve cebinde ölü fare taşır:(



Daha fazla anlatmayacağım kitabı okumanız için. 
Beni gerçekten etkileyen kitaplardan biridir.

Lennie nin George u karşılıksız sevmesi, içinde bulunan tamamen çocuksu bir saflık, kötülükten hiç haberi olmayan çıkar bilmeyen tek isteği tavşan yetiştirmek ve yumuşak şeyleri sevmek olan iri ve korkutucu görünümlü ama tertemiz bir kalbe sahip olan koca adamın yaşadıkları ve en sevdiği arkadaşı George nin ona sabırla aynı şeyleri defalarca anlatması verdiği özveri ve o fedakarlığın sonu… 

Okurken yer yer gözlerim dolmadı değil. Sonu zaten trajediydi.
Romanda arkadaşlık, iyilik, ırkçılık, yoksulluk gibi konular işleniyor.

KİTAPTAN ALINTILAR

“Bizim gibiler, yani çiftliklerde çalışanlar, dünyanın en yalnız adamlarıdır. Aileleri yoktur. Yerleri yurtları yoktur. Bir çiftliğe gidip üç beş kuruş için gece gündüz çalışırlar, sonra şehre inip bütün paralarını çarçur ederler, ertesi gün bir bakmışsın yine bir çiftliğin yolunu tutmuşlar. Böylelerinin hayattan hiçbir beklentileri yoktur.” (s.20)

"İnsan yanında biri olmazsa delirir. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında olsun."

"Kitaplar işe yaramıyor. İnsanın yanında olacak birine ihtiyacı var."

“İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.”

''Biz onlara benzemeyiz. Niye mi? Çünkü, çünkü yanımda sen varsın, beni kollarsın, senin için de ben varım. Niyesi bu işte...''

-Niye göremiyorsun ki yatakhaneye?
-Zenciyim de ondan. Yatakhanede kağıt oynuyolar, ama ben zenci olduğum için onlarla oturup kağıt oynayamam. Kokuyormusum ben, öyle diyorlar. Sana bir şey söyleyeyim mi, aslına bakarsan sizde bana kokuyorsunuz. 

“Cesaret gerektiği zaman gözü kara olmak, gerektiği yerde kendini çekmeyi bilmek demektir.”


"İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyosun."



ARKA KAPAK YAZISI

Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir. 

Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder bu destansı romanında. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..."


13 Şubat 2016 Cumartesi

KARDEŞİMİN HİKAYESİ





Kitabın Adı: Kardeşimin Hikayesi

Yazarı: Zülfü Livaneli

Yayınevi: Doğan Kitap

Sayfa Sayısı: 330

Basım: 2013

Yorumum:

Merhabalar…

Zülfü Livaneli okumak isterdim hep nasip bu kitabına oldu. Yani yazarın okuduğum ilk kitabı.

Şunu belirteyim ki kitabın üzerindeki kapak fotoğrafı sanki iki kardeşi betimliyormuş gibi yanılgı yaratabilir, fakat ilgisi yok:)

Kitap ana konusu polisiye ve aşk üzerine işlenmiş.

“Kardeşimin Hikayesi romanında olaylar İstanbul’un Çatalca ilçesindeki eski adı ile Podima olan Yalıköy’de geçiyor. Köyde yaşanan bir cinayet üzerine olayı araştırmak için bir gazeteci köye gelir ve ilk olarak Ahmet Arslan’ın kapısını çalar. Ahmet Arslan Arzu Kahraman’ın öldürüldüğü gece davette yer alan davetlilerden sadece biridir.”

Kitaba eleştiri:

Açık ve net olarak beklediğimi bulamadığım bir kitaptı son derece basit ve yavan geldi.
 Hem dil olarak hem de hikaye olarak hiç etkilemedi desem yeridir…
 Zülfü Livaneli’nin edebi bir eser yazacağı beklentisiyle aldım okudum fakat bitirmek için oldukça zorlandım ve sonunu da hiç merak etmeden bitirmesi zor oldu.
Katili de kitabın en başında tahmin ettim. Belki bu yüzden de sonunu merak etmedim.
Olmadı yani ben beğenmedim:)
Maalesef yazarı bu kitapla tanıdım belki diğer kitapları iyidir bilemiyorum ama şu anlık aynı yazarın başka kitaplarını merak etmiyorum.

Kitabı tavsiye eder miyim?

Çok bir şey beklemeden okunabilir belki, bilemedim.

Neden?

Okumazsanız bir şey kaybedeceğinizi düşünmüyorum.

ARKA KAPAK YAZISI

Serenad fırtınasından sonra Livaneliden nefes kesen bir roman

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir.

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız.

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum.




BOL OKUMALAR...

6 Şubat 2016 Cumartesi

Kafamda Bir Tuhaflık-Orhan Pamuk







Kitabın Adı: Kafamda Bir Tuhaflık

Yazarı: Orhan Pamuk

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Sayfa Sayısı: 480

Basım: 2014


Yorumum:

Merhabalar…

Bir Orhan Pamuk kitabıyla karşınızdayım.

Şunu belirteyim ki kitabın ismi, kitabın içeriğiyle çok uyumlu olmuş bence o kitaba daha güzel bir isim bulunamazdı.

Kitap Anadolu’nun Konya Şehrinin bir köyünden babası ile birlikte sokak yoğurtçuluğu yapmak için İstanbul’a gelen Mevlüt karakteri üzerine kurulu ve kitap oldukça ilginç başlıyor. 

Mevlüt karakteri o kadar iyi niyetli bir insan ki; insan onu hem seviyor, hem kızıyor, bazen de üzülüyor onun için.

Kitabı okurken 60 lı yılların İstanbul sokaklarında geziniyorsunuz ve bu gezinme 2013 lü yıllara kadar sürüyor. Aynı zamanda bu sürede İstanbul’un değişimini de ele almış yazar.

Orhan Pamuk melonkolisini okuyanlar bilir, yazar her şeyden bir hüzün çıkarır bu kitapta da öyle olmuş.

Kitaba eleştiri:

Orhan Pamuk dünyaca tanınan bir yazar olduğu için, bu kitabını o kadar global düşünerek yazmış ki normal de her Türk’ün bildiği ayrıntıları yabancı okurlar için açıklamış(Mesela bozanın ne olduğu nasıl yapıldığı)

Bunun neresi kötü diyebilirsiniz: Kitabı okurken böyle açıklamalar geldiğinde kendinizi kaptıramıyorsunuz --hee diyorsunuz yazar burada yabancı okurlarına seslenmiş.—

Keşke bize seslenseydi. 

Neden mi? 

Orhan Pamuk kitabını okuyanlar bilir, hem rahatsız olursunuz okurken hem de okumaya devam edersiniz. 

Bu kitaptaki rahatsızlığın sebebi İstanbul’un fakir ve berbat sokaklarını, yoksul insanlarını, siyasetini vs ele alıp, bunu tüm dünyaya bildirmesi. İşin diğer rahatsız eden tarafı ise yazdıklarının yalan olmaması. (Belki bazen biraz abartı)

Bu kitabı okurken dini ve siyasi olarak rahatsız olabilirsiniz bu çok normal ama bence sizin gibi düşünmeyen yazarların kitaplarını da okumalısınız. Ben bunu yaparım en azından.

Kitabı tavsiye eder miyim?

Ederim. 

Neden?

Çünkü güzel bir roman okudum, kurgusu daha önce okuduğum kitaplara benzemiyordu ve sadece kitabın son cümlesi için bile okumaya değerdi.

Son cümlesi bütün kitabı deldi geçti açıkçası.



ARKA KAPAK YAZISI

Kafamda Bir Tuhaflık hem bir aşk hikâyesi hem de modern bir destan. Orhan Pamuk'un üzerinde altı yıl çalıştığı roman, bozacı Mevlut ile üç yıl aşk mektupları yazdığı sevgilisinin İstanbul'daki hayatlarını hikâye ediyor. 1969 ile 2012 arasında, kırk yılı aşkın bir süre Mevlut, İstanbul sokaklarında yoğurtçuluk, pilavcılık, otopark bekçiliği gibi pek çok iş yapar. Bir yandan sokakların çeşit çeşit insanla dolmasını, şehrin büyük bölümünün yıkılıp yeniden inşa edilmesini, Anadolu'dan gelip zengin olanları izler; diğer yandan ülkenin içinden geçtiği dönüşümlere, siyasi çatışmalara, darbelere tanık olur. Onu başkalarından farklı kılan şeyin, kafasındaki tuhaflığın kaynağını hep merak eder. Ama kış akşamları boza satmaktan ve sevgilisinin aslında kim olduğunu düşünmekten hiç vazgeçmez. 

Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler? Kafamda Bir Tuhaflık bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.
(Tanıtım Bülteninden)