7 Eylül 2015 Pazartesi

ÇAVDAR TARLASINDA ÇOCUKLAR kitabı hakkında


Kitabın Adı: Çavdar Tarlasında Çocuklar

Kitabın Yazarı: J.D. Salinger
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Yayınlandığı Yıl: 1951
Sayfa Sayısı: 198



     Kitap böyle başlıyor;

"Anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerede doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her şeyden önce, ben bu zımbırtılardan sıkılıyorum. Sonra, onlarla ilgili en ufak bir söz etsem, bizimkilere inmeler iner."

Yorumum:

Kitap sırf yukarıda yazdığım bu cümlelerle başladığı için zaten sizi içine çekiyor. Son derece samimi ve masum bir dil kullanılmış. Bayıldım gerçekten. Aynı zamanda, bu kitabı çevirisini yaparken bozulmamasında çevirmenin de büyük başarısı olduğunu düşünüyorum.

Kitap, ana karakterin (Holden) kendi ağzından yani 16 yaşında bir lise öğrencisinin ağzından anlatılmış. Genel hikaye olarak pek özel bir yanı yok, aslında birkaç günü anlatmış; anlattığı şeyler çok mühim olmamakla beraber, Holden’in bu olayları anlatırken olaylar ve insanlar hakkındaki düşünceleri ve tespitleri gerçekten okumaya değer.

Bir kere Holden deli mi yoksa çok mu akıllı karar veremedim, deli olamayacak kadar ince ve düzgün tespitler yapan akıllı olmayacak kadar da ruhuna zarar veren ilginç ama kendini çok sevdiren bir karakter. Sonuçta yine de deli olmadığına kanaat getirdim tabi.

Mesela Holden’in sürekli cevabını aradığı bir şeyi örnek verelim:

" Central Park'taki gölü düşünüyordum, şu Güney Central Park'taki yapay gölü. Göl donup buz tuttuğunda, ördeklerin nereye gittiğini merak ediyordum. Acaba, biri kamyonla gelip onları hayvanat bahçesi gibi bir yerlere mi götürüyordu, yoksa kendileri mi uçup gidiyorlardı?"

Bu sorunun cevabını birkaç insana soran ve kimse düzgün cevap vermediği için bayağı bayağı içerlenen ve düşünen bir karakter Holden. 


Ben kitabı beğendim. Kitabın diline ve ana karakterin tespitlerine bayıldım. İnsanın içine işleyen güzel bir kitap. 

Tavsiye eder miyim?
Kesinlikle ederim. 
Holden'in tabiriyle bittim buna :)


Kitaptan bazı alıntılar:


''İnsanlar bazen , bir şeyin tümüyle doğru olduğunu sanırlar.''


"Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir. Ama öylesi pek bulunmuyor."


“Hayat, tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur. ”
“Evet, efendim. Öyledir, biliyorum.” 
Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun. 


"Ona kartopunu kimseye fırlatmayacağımı söyledim, ama bana inanmadı. İnsanlar size hiç inanmıyorlar zaten."


''Bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. Üzülmekten gidemem. Üzülmeyi bırakıp gidemem.''


''Zaten bütün geri zekalılar kendilerine geri zekalı denmesinden nefret ederler.''


“Denizci herifle ben birbirimize, tanıştığımıza memnun olduğumuzu söyledik ki böyle, tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, ‘Tanıştığımıza memnun oldum.’ demek beni öldürüyor. Ama, hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.”


"Film sahtekarlaştıkça o daha da fazla ağladı. Kadının felaket iyi kalpli biri olduğu için böyle ağladığını filan düşünebilirsiniz, ama ben onun yanında oturuyordum, değildi. Yanında küçük bir çocuk vardı ve felaket sıkılmıştı. Çocuk helaya gitmek istiyordu, ama o götürmedi çocuğu. Ona, ses çıkarmamasını, uslu durmasını söyledi durdu. O kadın ancak lanet bir kurt kadar iyi kalpli olabilirdi. Sinemalarda böyle sahtekarca zımbırtılara deli gibi gözyaşı dökenlerin yüzde doksanı aslında kötü kalpli, aşağılık insanlar. Şaka demiyorum."


''Eskiden onu pek akıllı sanırdım, o aptallığımla tabii. Öyle sanmamın nedeni; tiyatro, edebiyat ve bütün bu zırvalıklar üzerine çok şey bilmesiydi. Birisi bu konularda pek çok şey biliyorsa, onun aptal olup olmadığını anlayabilmeniz epey zaman alıyor."


''Kimse değişmezdi. Değişen tek şey siz olurdunuz. Çok büyümüş olmanız filan değil demek istediğim. Tam olarak o değil yani. Yalnızca değişmiş olurdunuz.''


''Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.''


"Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın,Tanrı aşkına; özellikle de hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli insansa?"


''Sorun da buydu işte. Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu.''

Arka Kapak Yazısı

Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.
1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.



Vikipedi Bilgisi


Gönülçelen ya da Çavdar Tarlasında Çocuklar (Özgün adıyla: The Catcher in the Rye), J. D. Salinger'in romanıdır. Eser ilk olarak 1951'de Birleşik Krallık ve ABD'de kitap olarak basıldı.


"Modern zamanların başyapıtı" olarak değerlendirilen bu eser, "ahlâk dışı" ve "açık saçık" bulunduğundan ABD'nin birçok tutucu bölgesinde uzun süre yasaklı kaldı. Hâlâ bazı Amerikan kütüphanelerinde yasaklı kalmasına rağmen, kitabın yasaklanması günümüzde ilginç bir hal almıştır: ABD'de lise düzeyinde en çok yasaklanan kitap olmasına rağmen aynı zamanda en çok okutulan kitaptır.


1967'deki Adnan Benk'in İngilizce aslından değil de Fransızca versiyonu olan "L'Attrape-cœurs"den yaptığı dolaylı çevirisinden ötürü kitap Türkiye'de "Gönülçelen" olarak tanınır. Kitabın Yapı Kredi Yayınları basımı çevirisi Coşkun Yerli'ye aittir ve bu kez Türkçe adı özgün adına daha yakındır: "Çavdar Tarlasında Çocuklar".

Kitap, anti-kahraman Holden Caulfield'ın okuldan atılmasıyla başlayan süreci Holden'ın kendi ağzından anlatır. Stylist.co.uk sitesi tarafından "En iyi ve en ikonik 100 giriş cümlesi" listesinde romanın giriş cümlesi birinci sırada yer alırken] "En iyi 101 kapanış cümlesi" listesinde on beşinci sırada yer aldı.









5 yorum:

  1. Merhaba bende seni ziyarete geleyim dedim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin gfc butotunu bulamadım senin

      Sil
    2. gfc butonum yoktu yeni ekledim söylediğin için teşekkürler.

      Sil
  2. merhaba! blog keşif etkinliğinden geliyorum *-*blogunu takibe aldım benim bloguma da beklerim :D gulsahsaahin1.blogspot.com

    YanıtlaSil